HEP O ŞARKI
Kitap Adı: Hep O Şarkı
Yazar : Yakup Kadri Karaosmanoğlu
Yayınevi: İletişim Yayınları
Sayfa sayısı :190
Yazım Türü: Roman
İçerik Türü: tarih,aşk,komedi
İlk Kitabın Basım Yılı: 1956
Elimdeki Kitabın Basım Yılı: 2008 ( 13.baskı)
Elimdeki Kitabın Basım Yeri: İstanbul
İlk İlk Basıldığı Yayınevi :Varlık Yayınları (1956,1965)(2 baskı)
Karakterler :
- Münire
- Cemil (Cemil Bey)
- Nafi Molla
- Hakkı Paşa
- Faik Paşa
- Münire'nin Annesi
- Rüknettin Molla (Küçük Molla Bey)
- Zeyrekli Fatma Hanım
- Ferhunde Kalfa (Münire'nin Dadısı)
- Şâhende Hanım
- Rüstem Ağa
- Hasibe (Şâhende Hanım 'ın Kızı)
- Sıdıka(Emirgân İmamının Kızı)
- Mısırlı Prenses
- Hürmüz Kalfa
- Cafer Ağa
- Seyis Ali
- Cenan
- Habeş Kızı
- Şehnaz Kalfa
- Eşref Paşa
- Pakize Hanımefendi
- Hünkar
Özet
Münire , dönemin iyi yetişmiş bir Tanzimat paşası olan Faik Paşa'nın kızıdır.Babası geleneklerine bağlı buna rağmen de konak yaşamını bilen kibar bir adamdır. Faik Paşa kızını gözü gibi sever ve ona saygı duyar.Hakkı Paşa ile komşudur.Hakkı Paşa ve Faik Paşa çocukluktan beri arkadaşlardır bu arada . Birlikte büyümüşlerdir. Kızı Münire ve Hakkı Paşa'nın oğlu Cemil de birlikte büyümüşlerdir. Münire çocukluğundan beri Cemil'i sevmektedir, Cemil de ondan hoşlanmaktadır.Ama yenileşmenin etkisiyle uçarı bir hayat yaşar . "Çapkın" olarak adlandır insanalar onu.Bu da evlenme yaşına gelip babasından Münire 'yi istetirken başına dert olur. Münire'nin babası çapkınlığından dolayı Münire'yi Cemil'e vermez. Münire de her ne kadar Cemil Bey'le evlenmeyi istese de karşı çıkamaz.Nasıl karşı çıksın ki zaten, o babasıdır.Onun dediği her şey doğrudur. Tabi ki bu hem yetiştirilme tarzından ,hem de babasına olan saygısından kaynaklanır.Bir gün Kazasker - sonradan Şeyhülislam- Nafi Molla Münire 'yi oğlu Rüknettin'e ister.Babası da Münire'yi Rüknettin'e verir.Münire de bu karara uyar ve Rünettin ile evlenir.Düğünün nasıl geçtiğini anlamaz Münirecik ,taa ki Rüknettin'in elini bedeninde hissedene kadar... O zaman kafasına dank eder yaptığını.O gece geçtikten sonra Mollaların Konak'ın sıkılmaya başlar.Ömür boyu buna nasıl katlanacağını düşünür.Burada rahat değildir.Babasının konağındaki kurallar buraya uymaz.Mollaların hayatı çok cansızdır.Sıkıcıdır.Burada kendini yalnız hisseder.Arkadaşı da yoktur burada.En önemlisi de Cemil Bey yoktur...Konağa gelen Zeyrekli Fatma Hanım onun Cemil Bey'le gizlice buluşmasını sağlar.Sonra devamı gelir bu gizli gizli olan buluşmaların .Münire 'ye tekrar kan gelir.Kendini 16 yaşında hissetmeye başlar. Rüknettin Molla ise bu sıralarda konakta çalışan hizmetçi kızlara alçakça bir şey yapar.Onlara tecavüz eder.Bu olay duyulmasın diye hizmetçiler sıklıkla konaktan atılır.Bir süre sonra Rüknettin Habeşli bir kızı hamile bırakır ,tabi bu kızda konaktan hemen atılır ama bu olay duyulmuştur.Bunu duyan Münire çok sevinir.Çünkü artık hür olabilir. Hemen baba evine geri döner ve olanları dadısına anlatır. Sonra annesi de duyar onları ve ona da anlatır.Babası gelince de annesi ona anlatır .Babası da onun burada yaşamasına izin verir .Artık resmen baba evine dönmüştür.Cemil Bey'le tekrar görüşmeye başlar . Bu görüşmelere en büyük katkıyı halası Şâhende sağlar. Ama bu buluşmaların hiçbiri Zeyrekli Fatma Hanım'ın evindeki gibi keyifli gelmez Münire'ye .Bir zaman sonra Cemil Bey'e bir sultandan evlilik teklifi gelir .Cemil Bey de bu teklifi kabul etmez . Bu yüzden padişahın gazabına uğrayarak babası Hakkı Paşa Anadolu'ya sürülür.Cemil Bey de babasıyla Anadolu 'ya gider .Münire de kocasından boşanır bu sıralarda. Artık resmi olarak hürdür! Cemil Bey'le evlenebilir ama bunun için onun geri dönmesi gerekir.Münire de halasının evine taşınır ve onu beklemeye başlar.Gel zaman git zaman Cemil Bey geri dönmez . Münire ,Cemil'i merak eder ve halasının arkadaşı olan Eşref Paşa'nın karısı olan Pakize Hanımefendi 'den bunun nedenini öğrenmeye gider.Öğrendiğine göre Hakkı Paşa ölmüş, Cemil Bey de orada bir hükumet memurunun kızıyla evlenmiştir.Yıkılır Münirecik bu işittiklerine .Hayattan zevk almamaya başlar.Yıllar sonra Pakize Hanımefendi'nin evinde katıldığı bir eğlencede Cemil Bey'in ona söylediği o şarkıyı duyar.Söyleyen kişinin sesi hançer gibidir,sesin billur gibi akıcı bir sesi olan Cemil'e ait olamayacağını düşünür.Ama ses Cemil Bey'in sesidir. Yıllarca çektiği acılar sesi yansımıştır. Bunu sonradan anlayacaktır. Bundan sonraki günlerde Cemil Bey'i karşısında o halde görünce şok olur. Cemil Bey'in çektiği acılar sadece sesine değil ,vücuduna ,davranışlarına,tavır ve hareketlerine de yansımıştır.Hayal kırıklığı o kadar üstün gelir ki Cemil Bey'e olan destansı aşkı son bulur.Yorum
Öncelikle bu kitabı bulmak çok zordu.Hatta kendim alamadım bile . Akrabamızın biri bulmuş-herkese söylemiştim kitabı var mı baksınlar diye-. Kitap bu tarz kitapları sevenler tarafından güzel bulunulabilir ama ben beğendiğimi pek söyleyemeyeceğim.Bu kitaba puanım : 3/5
Münire'nin kişiliği üzerinden yazılmış olduğu için biraz eğlenceliydi .Kitaba ve yazara her zaman saygım vardır ama bu kitabı beğenmemi sağlamaz elbette.Ayrıca hikaye bir anı defterinden alınmış . Karaosmanoğlu bunu belirtmek için " Bir eski devir hanımının defterinden" diyerek kitabın adının altına bunu yazdırmış.-Yaban da böyleymiş - Münire 'nin dört padişah görmüş olması da önemlidir. Tarih gibi hayatı vardır bu yüzden Münire'nin.Bu da kitabı basit aşk hikayesinden çıkarıp , tarihle harmanlanmasını sağlar.Yaşadıkları bu yaşam tarzı bana tersti açıkçası ben her ne kadar aileme karşı saygılı olsam da bu yüzden onların istediği bir kişiyle evlenmezdim.Onlar da istemezlerdi zaten de neyse.Aynı zamanda kitabı anlamak ne güçmüş!Bir sürü bilmediğim kelime! Onların bazıları bana tanıdık geldi.Mesela ; Habeş kızı,habeş saçına dönmek . Sanırım bizdeki Arap saçı ,Arap saçına dönmekle aynı anlamda kullanmış diye düşünmüştüm ilk okuduğumda . Araştırdığımda Habeş Etiyopyalı demekmiş .Şaşırdım doğrusu ama bence yine de aynı anlamdalar.Diğer sözcüklere bakamadım,cümlenin anlamından çıkarmaya çalıştım.Çünkü yaklaşık 2 haftadır evde değilim.Annemin memleketindeyim , babamın ölümü yüzünden.Annem orada kalmak istemişti.Neyse şimdi konumuza geri dönelim . İnternetim de bitmişti.Yanımda sözlük falan da yoktu.Olsa bile bulabileceğimi sanmıyordum. Sözcükler çok ağırdı çünkü.Yani anlayabildiğimi anladım , anlamadığım kaldı.Buradan çıkardığım ders : Bütün aşklar bitebilir. Ne kadar destansı olursa da olsun her aşk bir gün elbet biter.Aslında ben zaten aşka inanmazdım ama olsun bu kitaptan içeriğiyle ilgili başka bir şeyin çıkarılabileceğini sanmıyorum. Ben genel olarak hem bu kitapta gördüğüm hem de diğer eski kitaplarda gördüğüm kadarıyla - Savaş ve Barış ,Hamlet vb.- dil sürekli değişebilen bir yapıya sahip.Eskiden kullanılan kelimeler bize ne kadar yabancıysa ,şimdi kullandığımız kelimelerde bir gün gelecekteki insanlığa yabancı olacak. Hayat şartları,yetiştirilme biçimleri de aynı şekilde. Bizim yapabileceğimiz tek şey bu değişime sahip çıkmak.Bu değişimi iyi ,faydalı bir yöne çevirmek.Unutmayın gelecek biziz!Not: Bu kitabı okurken dinlediğim müziklerin listesi bu linktedir :http://thephoenixslibrary.blogspot.com.tr/2015/11/muzik-listesi-hep-o-sarki.html
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU
27 Mart 1889’da Kahire’de doğdu . 13 Aralık 1974’te Ankara’da öldü. Yazar, diplomat ve politikacıydı. Karaosmanoğulları’ndan Abdülkadir Bey ile İkbal Hanım’ın oğludur. Yazar Burhan Asaf Belge’nin eniştesiydi. Yazar Murat Belge’nin eniştesiydi. İlköğrenimine ailesiyle birlikte 6 yaşındayken gittiği Manisa’da başladı. 1903’te İzmir İdadisi’ne girdi. Ömer Seyfettin, Şahabeddin Süleyman ve Baha Tevfik ile burada tanıştı. Babasının ölümünden sonra 1905’te annesiyle birlikte Mısır’a gitti. Öğrenimini İskenderiye’deki bir Fransız okulunda tamamladı. 2’nci Meşrutiyet’in ilanından kısa bir süre önce İstanbul’da geldi. 1908’de başladığı İstanbul Hukuk Mektebi’ni bitirmedi. 1909’da Şehabettin Süleyman aracılığıyla Fecr-i Âti topluluğuna katıldı. Muhit, Şiir ve Tefekkür, Servet-i Fünun, Rübab, Türk Yurdu, Peyam-ı Edebi, Yeni Mecmua, İkdam gibi dergi ve gazetelerde yazıları yayınlandı. 1916’da tedavi olmak için gittiği İsviçre’de üç yıl kaldı. Mütareke yıllarında İkdam gazetesindeki yazılarıyla Kurtuluş Savaşı’nı destekledi. 1921’de Ankara’ya çağrıldı. “Tetkik-i Mezalim” komisyonundaki görevi nedeniyle Kütahya, Simav, Gediz, Sakarya yörelerini dolaştı. Cumhuriyet’in ilanından sonra 1923’te Mardin, 1931’de Manisa milletvekili oldu. Burhan Asaf Belge’nin kız kardaşi Leman Hanım’la evlendi. 1932’de Vedat Nedim Tör, Şevket Süreyya Aydemir, Burhan Asaf Belge ve İsmail Hüsrev Tökin ile birlikte “Kadro” dergisini kurdu. 1934’te dergi kapatıldı. Tiran elçiliğine atandı. 1935’te Prag, 1939’da La Hay, 1942’de Bern, 1949’da Tahran ve 1951’de yine Bern elçiliklerine getirildi. 27 Mayıs 1960’tan sonra Kurucu Meclis üyeliğine seçildi. Siyasal hayatının son görevi 1961-1965 arasındaki Manisa milletvekilliği oldu. Ulus gazetesinin başyazarlığını yaptı. Anadolu Ajansı’nın Yönetim Kurulu Başkanı’ydı. Ölümünden sonra Beşiktaş’ta Yahya Efendi Mezarlığı’nda toprağa verildi.
Çocukluktan başlayarak babasının zengin kütüphanesinden yararlanıp okuma zevki edindi. Mısır’daki günlerinde bu zevki geliştirdi. Yazarlığa Ümit, Servet-i Fünun, Resimli Kitap gibi dergilerde başladı. Fecr-i Âticiler’in “sanat kişiseldir” görüşünü paylaştığı ve “sanat için sanat” yaptığı bu ilk döneminde “Nirvana” adlı bir oyun, makaleler, denemeler, şiirler ve öyküler yazdı. Balkan Savaşı ve I. Dünya Savaşı sırasında ülkenin içinde bulunduğu zor koşullar, sanat anlayışını değiştirmesine yol açtı. Sanatın toplumsal işlevine de ağırlık vermeye başladı. Bu ikinci dönem eserlerinde önce Ömer Seyfettin ve arkadaşlarının dilde yenileşme çabalarına karşı çıktı. Sonra Ziya Gökalp’in de etkisiyle Yeni Lisan ve Milli Edebiyat akımını benimsedi. Daha çok romancı yönüyle ön plana çıktı. Bu türün edebiyatımızdaki önemli temsilcilerinden biri oldu. Yazarlık yaşamı boyunca Batı edebiyatı özelliklerine de sıkı sıkıya bağlı kaldı. Balzac, Flaubert ve Zola’dan etkilendi. Eserlerinde belli tarihsel dönemleri ele aldı. Kiralık Konak I. Dünya Savaşı öncesinin, Hüküm Gecesi II. Meşrutiyet’in, Sodom ve Gomore Mütareke döneminin, Yaban Kurtuluş Savaşı yıllarının, Ankara Cumhuriyet’in ilk on yılının, Bir Sürgün 2’nci Abdülhamid döneminin işlendiği romanlardır. Panorama 1923-1952 yıllarını kapsar. 1955’ten sonra da anıları dışında kitap yazmadı. Romanları arasında en ünlüleri Nur Baba, Kiralık Konak ve Yaban’dır. İlk romanı Nur Baba, 1922’de kitap olarak basılmadan önce gazetede yayınlandı.
ESERLERİNDEN BAZILARININ ÖZETLERİ:KİRALIK KONAKNaim Efendi, bir Osmanlı beyefendisidir. Kızı Sakine Hanım, damadı Servet, torunları Seniha ve Cemile’yle aynı konakta yaşamaktadır. Damat Servet, Batılı yaşam özentisine kapılmıştır. Seniha da aynı anlayıştadır. Konağa gelen Hakkı Celis, Seniha’ya ilgi duyar ve bu ikilinin arasında yasak bir aşk başlar. Seniha daha sonra kardeşinin arkadaşı kumarbaz Faik’e de yönelir. Bu çalkantılar sonucu Seniha Avrupa’ya kaçar. Servet konaktan taşınır. Hakkı Celis, Kurtuluş Savaşı’na katılır ve şehit düşer. Naim Efendi konakta bir başına kalır.Yapıtın Özellikleri ve ÖnemiYakup Kadri’nin ilk romanı olma özelliği taşıyan eser, realist bir yaklaşımla kaleme alınmıştır. Roman; Tanzimat, Meşrutiyet ve Cumhuriyet Dönemi kuşaklarının farklılıklarını, çatışmalarını, özelliklerini yansıtması açısından önemlidir.YABANSavaş gazisi Ahmet Celal, İstanbul’un işgali üzerine emir eri Mehmet Ali’nin Porsuk Çayı kenarındaki köyüne gider. Ahmet Celal, tek kolunu savaşta kaybetmiştir. Ahaliyi aydınlatmaya çalışır; fakat halk Salih Ağa’ya inanır, Ahmet Celal’i “yaban” olarak niteler. Yunanlılar bir gün köyü kuşatır. Köylü mücadele etme yerine kaçmayı tercih eder. Ahmet Celal, köylü Emine’yle kaçarken Emine yaralanır. Ahmet Celal Emine’nin eline anı defterini sıkıştırır ve ortadan kaybolur. Sakarya Savaşı’ndan sonra bölgeye gelenler bu anı kitabını bulur.Yapıtın Özellikleri ve ÖnemiKurtuluş Savaşı’nı ele alan eser, anı biçiminde yazılmıştır. Roman, aydın-köylü çatışmasını ele alması açısından önemlidir. Tezli bir romandır.ESERLERİROMAN:- Kiralık Konak (1922)
- Nur Baba (1922)
- Hüküm Gecesi (1927)
- Sodom ve Gomore (1928)
- Yaban (1932)
- Ankara (1934)
- Bir Sürgün (1937)
- Panaroma (2 cilt, 1953)
- Hep O Şarkı (1956)
ÖYKÜ:- Bir Serencam (1914)
- Rahmet (1923)
- Milli Savaş Hikâyeleri (1947)
ŞİİR:- Erenlerin Bağından (1922)
- Okun Ucundan (1940)
OYUN:- Nirvana (1909)
- Zoraki Diplomat (1955)
- Anamın Kitabı (1957)
- Vatan Yolunda (1958)
- Politikada 45 Yıl (1968)
- Gençlik ve Edebiyat Hatıraları (1969)
MONOGRAFİ:- Ahmet Haşim (1934)
- Atatürk (1946)
MAKALE:- İzmir’den Bursa’ya (1922, Halide Edip, Falih Rıfkı Atay ve Mehmet Asım Us ile birlikte)
- Kadınlık ve Kadınlarımız (1923)
- Seçme Yazılar (1928)
- Ergenekon (iki cilt, 1929)
- Alp Dağları’ndan ve Miss Chalfrin’in Albümünden (1942)

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Lütfen bu yazı hakkında düşüncelerinizi belirtiniz .